Currently Empty: $0.00
Okuma Alışkanlığı Geliştirme
Çocuklar İçin Okuma Alışkanlığı Kazandırmanın 7 Etkili Yolu
- 24 Şub, 2025
- Com 0

Çocuklar İçin Okuma Alışkanlığı kazandırma sürecinin önemini vurgulamak için çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerine olan katkılarını öncelikle değerlendirmemiz gerekir. Benim gözlemlediğim kadarıyla, düzenli okuma alışkanlığı kazanan çocuklar, hem akademik alanda hem de yaşamlarının diğer boyutlarında önemli avantajlar elde ediyorlar. Okuma aktiviteleri, yalnızca bilgiye ulaşmayı kolaylaştırmıyor; aynı zamanda hayal gücünü geliştiriyor, empati yeteneğini güçlendiriyor ve eleştirel düşünme becerilerini de destekliyor.
Bir çocuğa okuma alışkanlığı kazandırdığımızda, ona sadece kelimeleri ve cümleleri tanıtmanın ötesinde bir dünya sunuyoruz. Benim inanışıma göre, bu dünya çocuklara kendi potansiyellerini keşfetme fırsatı sağlıyor. Örneğin, hayali hikâyelerle dolu bir kitap, bir çocuğun hem farklı bakış açıları geliştirmesine hem de problem çözme yeteneklerini artırmasına olanak tanıyor. Aynı zamanda, çocukların kelime dağarcıkları genişliyor ve iletişim becerileri sağlıklı bir şekilde şekilleniyor.
Okuma alışkanlığının bir diğer önemli yönü ise, çocuklara kendilerini ifade edebilmenin en güçlü yollarından birini kazandırmasıdır. Çocukların erken yaşta öz güven kazanmaları büyük ölçüde okuma becerileri ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, düzenli okumanın akademik başarı üzerindeki etkisi, çeşitli araştırmalarda net bir biçimde ortaya konulmuştur. Okuma ve anlama becerilerini geliştirmiş bir çocuğun problem çözme, yazma ve bağımsız öğrenme alanlarında daha başarılı olduğunu fark etmek mümkündür.
Okuma alışkanlığı kazanmak, aynı zamanda çocuğun dikkat ve odaklanma yeteneğinin de gelişmesine olanak tanır. Ben, uzun süreli okuma aktivitelerinin, teknolojinin dikkat dağıtan etkilerinden bağımsızlaşmayı mümkün kıldığını düşünüyorum. Çocuklar okuma sayesinde daha uzun süre konsantre olmayı öğrenebilir ve bu beceriyi diğer yaşam alanlarına taşıyabilirler.
Çocuklara Öykülerle İlham Vermek
Çocukların hayal gücünü beslemenin ve öğrenme sürecini desteklemenin en etkili yollarından biri, onlara öykülerle ilham vermektir. Bir öykü, bir çocuğun hem zihinsel hem de duygusal dünyasında derin izler bırakabilir. Ben, her zaman öykülerin gücüne inanırım ve onların sadece eğlenceli bir vakit geçirme aracı olmadığını, aynı zamanda güçlü bir öğrenme ve rehberlik unsuru olduğunu düşünüyorum.
Öyküler aracılığıyla, çocukların farklı bakış açılarını tanımalarını sağlayabiliriz. Bir kahramanın cesur bir karar alma süreci ya da hatalarından ders çıkarması gibi durumlar, küçük yaştaki bireylere empati yeteneği kazandırabilir. Bunun yanı sıra, bir hikâye içindeki karakterlerin karşılaştığı zorlukları ve çözümleri incelemek, çocukların problem çözme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Öykü seçimleri yaparken, temaların ve karakterlerin çocukların yaşına, ilgi alanlarına ve değerlerine uygun olmasına özen gösteririm. Örneğin, doğa sevgisini aşılamak için hayvanların konu olduğu masalları tercih ederim. Liderlik ve sorumluluk gibi temaları aktarmak istiyorsam, güçlü, kararlı bir kahramanın hikâyesini paylaşmayı seçerim.
Etkileyici öykülerden maksimum fayda sağlamak için okumadan sonra çocuklarla tartışma yapmayı önemserim. Öyküde geçen olayları konuşup ne öğrendiklerini sorduğumda, düşüncelerini daha derinlemesine anlama fırsatı elde ediyorum. Bu diyaloglar, okuma sürecini tek taraflı bir etkinlik olmaktan çıkarıp, zenginleştirici bir öğrenim deneyimi haline getiriyor.

Doğru Kitap Seçiminin Önemi
Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak için ilk adım, onların ilgisini çekecek ve yaşlarına uygun doğru kitapları seçmekten geçer. Bu noktada, kitap seçiminin ne denli belirleyici bir rol oynadığını göz ardı etmek mümkün değil. Çocuğun okumaktan keyif alabilmesi ve bir kitabın sonuna kadar sabırla devam edebilmesi için kitap içeriğinin hem yaşına hem de duygusal gelişimine hitap etmesi gerekir.
Ben, kitap seçerken çocuğun yaşını ve gelişim düzeyini dikkate alırım. Örneğin, erken yaşlardaki çocuklar için büyük resimli ve basit metinli kitaplar etkili bir başlangıçtır. Çünkü bu yaşta görsellere olan ilgi, metne olan ilgiden genellikle daha ağır basar. Okul çağına geldiğindeyse, dil becerilerini geliştirici, basit hikâyelerden daha karmaşık anlatımlara geçiş sağlayacak kitaplar tercih edilmelidir. Ayrıca, çocuğun kişisel ilgi alanlarını belirlemek ve bu doğrultuda seçim yapmak, okuma motivasyonunu güçlendirmek açısından oldukça önemlidir.
Bununla birlikte, kitap seçiminde sadece içerik değerlendirilmez. Kitabın dili de dikkat edilmesi gereken bir unsurdur. Kullandığı dilin zengin, akıcı ve doğru bir Türkçe içermesi çocuğun dil gelişimine katkı sağlar. İngilizce gibi ikinci bir dildeki kitapları da tercih ederken, seviyeye uygun olmasına özen göstermeliyim. Yanlış seçilmiş kitaplar ise okuma alışkanlığına zarar verebilir, hatta çocuğu okumaktan tamamen soğutabilir.
Son olarak, kitapların çocuğun algı düzeyine uygun olup olmadığını anlamak için genellikle önceden kitabı gözden geçiririm. Bu aşama, gereksiz şiddet unsurları veya yaş grubuna uygun olmayan mesajlar içeren kitaplardan uzak durmamı sağlar. Okuma alışkanlığı oluşturmanın temelinde, çocukla kitap arasında duygusal bir bağ kurmak yatar. Bu bağlamda, doğru kitabı seçmek sürecin merkezindedir ve oldukça kritiktir.
Okuma Ortamını Sevilebilir Hale Getirmek
Çocukların okuma alışkanlığı kazanmalarının önündeki en büyük engellerden biri, uygun bir okuma ortamının olmamasıdır. Ben, çocukların kitaplarla bağ kurmasında fiziksel çevrenin önemli bir rol oynadığına inanıyorum. Okuma ortamı, çocuğun kendini rahat ve motive hissetmesini sağlamalıdır. Bu bağlamda, iyi düzenlenmiş ve ilgi çekici bir alan oluşturmanın gereklilik taşıdığını düşünüyorum.
İlk olarak, konforlu bir oturma alanı oluşturulmalı. Rahat bir sandalye, minder ya da küçük bir kanepe, çocuğun uzun süre kitap başında kalmasını kolaylaştırır. Aydınlatma faktörünü de önemsemeliyim; gözleri yormayacak, yeterli bir ışık kaynağı seçmek önemli. Özellikle doğal ışığın bulunduğu bir alan, çocuğun enerji seviyesini artırır.
Bir diğer önemli unsur, ortamı görsel olarak cazip hale getirmektir. Çocuğun yaşına ve ilgi alanlarına uygun posterler, kitap ayracı koleksiyonları ya da kitap kahramanlarının figürleriyle alanı süslemek etkili bir yöntemdir. Kitapların düzenli bir şekilde yerleştirildiği, kolay erişilebilecek seviyede olan bir raf, çocukları doğal olarak okumaya teşvik eder. Çeşitlilik sunmak adına renkli kitaplar, farklı boyutlarda yayınlar ve konular arası değişkenlik sağlayan bir koleksiyon hazırlamak gerektiğini fark ediyorum.
Son olarak, okuma alanının sessiz ve dikkat dağıtıcılardan arındırılmış olmasına özen göstermeliyim. Elektronik cihazların bulunduğu ya da televizyonun açık olduğu bir ortamda çocukların odaklanması imkânsız hale gelir. Ayrıca, bu alanı ortak bir paylaşım bölgesi haline getirmek, çocuğun okumanın yalnızca bireysel bir eylem olmadığını, aynı zamanda bir aile etkinliği olarak da keyifli olabileceğini fark etmesine yardımcı olur.

Birlikte Okuma Saatleri Oluşturmak
Bir çocukta okuma alışkanlığı kazandırmanın en önemli yollarından biri, birlikte okuma saatleri oluşturmaktır. Bu özenle belirlenmiş zaman dilimleri, çocuğunuzun kitaplara olan ilgisini artırmanın yanı sıra aranızdaki bağı güçlendiren bir aktiviteye dönüşebilir. Bu nedenle, günün belirli bir vaktinde birlikte okuyarak bu alışkanlığı hayata geçirmeyi öneriyorum.
İlk adım olarak, çocuğun yaşına ve ilgi alanlarına uygun kitaplar seçmeye özen gösteriyorum. Örneğin, küçük bir çocuğun dikkatini çekmek için renkli, resimli kitaplar veya masallar tercih ediyorum. Daha büyük çocuklarda ise macera, bilim kurgu veya tarih gibi konuları içeren kitapları seçiyorum. Kitapların ilgilerini cezbeder bir içerik sunması, onların okumaya daha hevesli yaklaşmasını sağlıyor.
Okuma saatleri düzenlerken tutarlı bir rutinin önemine inanıyorum. Belirli bir zaman dilimini her gün buna ayırmak, çocukta okuma alışkanlığını pekiştiriyor. Örneğin, yatmadan önce okuma saati düzenlemek, hem bir uyku ritüeli oluşturuyor hem de gün boyu yaşanan yoğunluktan sonra sakin bir geçiş sağlıyor. Bu süreçte, çocuğun da fikrini alarak günlük programınıza uygun bir zaman belirlemek faydalı olacaktır.
Birlikte okuma sürecinde interaktif bir yaklaşım benimsiyorum. Çocuğun anlattıklarını dinlemek, sorularına yanıt vermek ve bazen onun kitap hakkındaki duygularını paylaşması için onu cesaretlendirmek oldukça etkili. Kimi zaman rol yaparak karakterleri seslendirmek veya sırayla kısımlar okumak gibi küçük oyunlarla bu süreç daha eğlenceli bir hale gelebiliyor.
Ayrıca, okuma saatlerinin teknolojiden tamamen arınmış olmasının önemini vurguluyorum. Telefonun ya da televizyonun olmadığı bir ortam, dikkatin tamamen kitaba odaklanmasını sağlıyor. Bu huzurlu atmosfer, çocuğun kitap okuma eylemini bir keyif olarak görmesinde etkili bir rol oynuyor. Bu nedenle ortam düzenlemesine de özen göstermekte fayda var.
Son olarak, çocuğun bu zamanlarda kendini baskı altında hissetmemesi gerektiğine inanıyorum. Okuma saatlerini bir zorunluluk değil, bir paylaşım anı olarak çerçevelemek, onun bu etkinlikten zevk almasını sağlıyor. Bu ruh hali, okuma alışkanlığının doğal bir şekilde gelişmesine katkıda bulunuyor.
Kitaplarla Eğlenceli Aktiviteler Planlamak
Çocukların kitaplarla etkileşimlerini artırmak adına eğlenceli aktiviteler planlamanın oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. Bu tür etkinlikler, kitapların yalnızca bir okuma materyali olarak algılanmasından öte, bir deneyim aracı haline dönüşmesini sağlar. Özellikle erken yaşta bu tür alışkanlıklar edinmek, çocukların okuma kültürüne daha sıcak bir şekilde yaklaşmasına yardımcı olabilir.
Bir aktivite planlarken, öncelikle çocuğun ilgi duyduğu konuları göz önünde bulunduruyorum. Örneğin, doğa temalı hikâyeleri seviyorsa, bu tür bir kitabı birlikte okuduktan sonra, dışarıya çıkıp bir doğa keşif gezisi düzenlemek oldukça etkileyici olur. Burada okuduğumuz hikâyedeki temalara benzer öğeler bulmaya çalışıyoruz. Bu, hem okuma deneyimini zenginleştiriyor hem de öğrendiklerini somutlaştırmasına olanak tanıyor.
Alternatif olarak, kitap kahramanlarını canlandıran drama etkinlikleri düzenlemek de heyecan verici olabilir. Çocukla birlikte kitaptan bir sahneyi seçip bunu canlandırmak, hayal gücünün gelişmesine büyük katkı sağlar. Bu tür bir etkinlik sırasında sorular sorarak karakterlerin motivasyonlarını anlamasını teşvik ediyorum. Bu yöntemin, kitapta anlatılan olay örgüsünü daha derinlemesine kavramaya yardımcı olduğunu gözlemliyorum.
Ayrıca, kendim hikâye yazdırarak ya da resim yaptırarak, kitaptan ilham alan bir yaratıcı çalışma yaptırıyorum. Örneğin, okuduğumuz hikâyeyi kendi hayal gücü doğrultusunda devam ettirmesini isteyebiliyorum veya hikâyede geçen sahneleri çizmeye teşvik ediyorum. Bu tür etkinliklerin çocukların kitabı sahiplenmelerini sağladığını ve daha fazla okumaya motive ettiğini fark ediyorum.
Düzenli olarak kitaplarla bağlantılı masa oyunları da planlayabiliyorum. Örneğin, kitapta geçen olay ya da karakter temelli bir hafıza oyunu hazırlamak oldukça eğlenceli bir seçenek oluyor. Bu aktiviteler sırasında birlikte vakit geçirmek, çocukların okuma materyallerine olan ilgisini artırarak güçlü bir bağ kurmasına destek oluyor.

Teknoloji ve Okuma Alışkanlığı Dengesi
Teknolojinin çocukların dünyasında giderek daha fazla yer kapladığını görüyorum. Tabletler, akıllı telefonlar ve oyun konsolları, çocukların dikkatini çekmekte oldukça etkili araçlar. Ancak, bu cihazların aşırı kullanımı okuma alışkanlıklarını geliştirme açısından ciddi bir engel oluşturabiliyor. Bu nedenle çocuklara kitap okumayı sevdirmek ve teknolojiyi dengeli bir şekilde kullanmalarını sağlamak biz yetişkinlerin görevi.
Öncelikle, çocukların teknolojiyle geçirdikleri zamanı sınırlandırmak gerektiğini düşünüyorum. Teknoloji kullanımı konusunda aile içinde belirli kurallar koymak faydalı olabilir. Örneğin, bir ekran süresi yönetim planı oluşturup çocuklara günde belirli bir süre ekran başında olmalarına izin vermek, onların okuma için boş zaman yaratmasına olanak tanır. Aynı zamanda, bu düzenlemeleri çocuklarla açık bir şekilde konuşmak ve nedenlerini açıklamak önemlidir.
Teknolojiyi tamamen yasaklamak yerine, teknolojiyi kitap okuma alışkanlığını destekleyecek şekilde kullanmayı öneriyorum. E-kitaplar, sesli kitaplar veya çocukların yaşına uygun interaktif okuma uygulamaları, onların teknolojiyi pozitif bir şekilde kullanmalarını sağlayabilir. Özellikle renkli ve animasyonlu kitap uygulamaları, küçük yaştaki çocukların ilgisini çekebilir ve okuma eylemini eğlenceli hale getirebilir.
Çocuklar için kitap okuma ortamı yaratırken teknolojiyi bilinçli şekilde bir araç olarak kullanmaya özen gösteriyorum. Örneğin, bir çocuğun en sevdiği karakterin sesli kitabını seçmek ya da yeni çıkan bir çocuk kitabının tanıtım videosunu birlikte izlemek, kitabı onların gözünde daha cazip kılabilir. Bununla birlikte, teknolojiyle geçirilen zamanı kitap okumaya teşvik eden fiziksel bir ortamla dengelemek de elzemdir. Çocukların kolayca ulaşabileceği bir kitaplık oluşturmak, bu dengenin sağlanmasına yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak, teknoloji ile okuma alışkanlığı arasında bir denge kurmanın, çocukların gelişimi için hayati bir önem taşıdığına inanıyorum. Bu denge, hem onların kitaplarla bağ kurmasını hem de teknolojiyi bilinçli kullanmalarını sağlar.
Kütüphane ve Kitapçı Gezileri ile Keşif
Bir kütüphaneyi veya kitapçıyı keşif yapmak üzere ziyaret etmek, çocukların okuma alışkanlığı geliştirmesi için tartışmasız en etkili yöntemlerden biri. Çocukların kitaplarla dolu bir dünyanın içine fiziksel olarak adım atması, onların hayal güçlerini tetikliyor ve bu büyüleyici deneyim, kitaplarla daha güçlü bir bağ kurmalarını sağlıyor. Ben, bir çocuğun gözlerinden bakarak bu keşif deneyimini kolaylaştırmayı amaçlıyorum.
Kütüphaneler özellikle ilgi çekici çünkü sessiz ortamlarda kitaplarla baş başa kalma fırsatı sunuyor. Kütüphane kartı almayı nedenini bilerek yapan bir çocuk, kendini bir yetişkin gibi hissetmekle kalmaz, aynı zamanda bir sorumluluk da üstlenir. Çocuğu, ilgi alanına uygun kitaplar seçmesine teşvik etmek ayrıca önemlidir. Çocuklarla birlikte raflar arasında dolaşıp kitapları incelemek, hangi türlere meraklı olduğunu anlamama yardımcı oluyor; bu da onları daha doğru şekilde yönlendirmemi mümkün kılıyor.
Kitapçı gezileri ise farklı bir dinamizm içeriyor. Burada yeni çıkan kitapları incelemek, popüler serilere göz atmak ve kitapların kokusunu hissetmek ayrı bir heyecan yaratıyor. Aynı zamanda kitapçılardaki etkinliklerden ve imza günlerinden yararlanarak, yazarlara erişim sağlamaları sağlanabilir. Bazı kitapçılarda yer alan çocuk bölümleri; renkli koltuklar, oyunlar veya aktivitelerle kitapları daha ilgi çekici hale getiriyor. Aynı zamanda bu bölümler, çocuğun öğrenme sürecini eğlenceli bir haleye büründürüyor.
Bu geziler sırasında, çocuğa liderlik etmek yerine onun rehberlik etmesine izin veriyorum. Kendi seçimlerini yaptıkça özgüveni artıyor ve okumanın keyfini çıkarmayı öğreniyor. Bu deneyimi sık sık tekrarlayarak onun kitap sevgisini desteklemek benim için kritik bir adım oluyor.

Okuma Gelişiminde Tutarlılığın Rolü
Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmada düzenli bir yaklaşımın ne kadar gerekli olduğuna sıkça tanık oluyorum. Okuma, bir beceri olduğu kadar bir alışkanlık da olduğu için, bu sürecin tutarlı bir şekilde yürütülmesi oldukça önemlidir. Tutarlılık, yalnızca çocuğun kitaplarla güçlü bir bağ kurmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bu bağın uzun vadeli bir davranışa dönüşmesine yardımcı olur. Ancak süreç, sadece belirli bir zaman diliminde veya rastgele bir şekilde uygulandığında istenen olumlu sonuçları vermeyebilir. İşte bu noktada, günlük alışkanlıklar ve düzen bir zorunluluk hâline gelir.
Bir çocuğun okuma gelişiminde tutarlılığı artırmak için, öncelikle okuma zamanlarını sabit bir rutine oturtmanın etkili olduğunu düşünüyorum. Örneğin, yatmadan önce belirli bir süre okumak veya kahvaltıdan sonra kısa bir okuma yapmak, çocuğun okuma alışkanlıklarını güçlendirebilir. Bunun yanı sıra, okuma alışkanlığı kazandırma sürecinde çevresel faktörler de göz ardı edilmemelidir. Çocuğun etrafında okuyan yetişkinlerin bulunması, bu davranışı model alması bakımından kritik bir rol oynar.
Tutarlılık yalnızca süreklilikten ibaret değildir; aynı zamanda çocuğun ilgisini çekebilecek materyallerin seçilmesi de bu sürecin bir parçasıdır. Onların okuma düzeyine uygun, ilgi alanlarına hitap eden kitaplar sunarak, okuma eylemini bir zorunluluktan bir keyfe dönüştürmek mümkün olabilir. Düzenli bir şekilde keyif aldığı içeriklere ulaşan çocuk, kitaplara karşı daha olumlu bir yaklaşım geliştirebilir. Ayrıca, rutinleriniz sırasında bir denetleme ve geri bildirim sağlamanın da faydalı olduğunu düşünüyorum. Çocuğun bir kitabı bitirdiğinde onun hakkındaki düşüncelerini paylaşmasını sağlayarak, bu sürece dâhil olduğu hissini güçlendirmek, okuma alışkanlığını daha kalıcı kılar.
Sonuç olarak, tutarlılık okuma alışkanlığı geliştirme sürecinin temel taşıdır. Çocuklara doğru zaman dilimlerinde ve düzenli olarak uygun materyaller sağlayarak, onların hayatları boyunca sürdürebilecekleri sağlam bir okuma temeli oluşturulabilir.
Aile ve Okul İş Birliğiyle Destek Sağlamak
Okuma alışkanlığı kazandırma sürecinde, çocuğun çevresel desteği oldukça önemlidir. Bu noktada aile ve okulun iş birliği, çocuğun öğrenme sürecini güçlendiren bir temel oluşturur. Ben, bu süreçte ailelerin ve öğretmenlerin birbirlerini tamamlayıcı roller oynadıklarına inanıyorum.
Aile olarak, çocuğun okuma becerilerini geliştirmek için evde zengin bir okuma ortamı oluşturmanın etkili bir yöntem olduğunu görüyorum. Evdeki kitaplar çocuğun yaşına, ilgi alanlarına ve gelişim seviyesine uygun olmalıdır. Bunun yanı sıra, okuldan gelen önerilere açık bir şekilde yaklaşmayı ve öğretmenlerle düzenli iletişim kurmayı önemsiyorum. Çünkü öğretmenler, çocuğun okul bağlamında hangi kitaplara yönlendirileceği ve hangi becerilerle daha fazla desteklenmesi gerektiği konusunda kritik bilgiler sağlayabilir.
Öğretmenler ise ailelere rehberlik ederek okuma aktiviteleri için uygun stratejiler sunabilir. Örneğin, veli toplantıları veya bilgilendirici atölyeler düzenlenebilir. Ayrıca, okuma günleri ve sınıf içi kitap etkinlikleri gibi projeler, ailelerin çocuklarının okuma alışkanlıklarına doğrudan katılmasını teşvik edebilir. Bu tür etkinliklerin çocuğun okuma motivasyonunu artırmada çok etkili olduğunu gözlemliyorum.
Bir diğer önemli unsur, okul ve ev arasında sürekliliği sağlamak için geri bildirim mekanizmalarının işletilmesidir. Çocuğun okuma gelişimi konusunda düzenli değerlendirmeler yapılmalı ve bu bilgiler ailelerle paylaşılmalıdır. Böylece okuma süreci, iki tarafın iş birliği içinde sürdürdüğü bir etkinlik haline gelir.

İlerlemeyi Takip Etmek ve Başarıyı Ödüllendirmek
Bir çocuğun okuma alışkanlığı kazanmasını sağlamak için düzenli olarak ilerlemesini takip etmek ve çabalarını ödüllendirmek son derece önemlidir. Bu, yalnızca çocuğun motivasyonunu artırmaz, aynı zamanda bir başarı duygusu geliştirmesine de yardımcı olur. Bu noktada etkili bir yaklaşım benimsemek, sürdürülebilir bir okuma alışkanlığı oluşturmanın temel adımlarından biridir.
Okuma sürecinde ilerlemeyi izlemek için bir sistem oluşturmayı tercih ederim. Örneğin, çocuğun hangi kitapları okuduğunu ve ne kadar sürede tamamladığını takip edebileceğim bir okuma günlükleri tutmasını öneririm. Bu, yalnızca bir kayıt mekanizması değil, aynı zamanda çocuğun kendi başarılarını görselleştirebileceği bir yollar sunar. Ayrıca, okuma hedefleri belirlemek bu süreci daha net bir hale getirir. Örneğin, “Bu hafta iki kısa hikaye kitabı bitirmek” gibi ulaşılabilir hedefler koyarak çocuğun kendisini sürdürmeye teşvik ederim.
Ayrıca, başarıyı ödüllendirmek için yaratıcı yöntemler kullanırım. Bu ödüller her zaman maddi olmak zorunda değildir. Örneğin:
Ekstra oyun zamanı: Sevdiği bir aktiviteyi ayırdığım bir saat ile ona ödül verebilirim.
Birlikte vakit geçirmek: Özel bir anı yaratacak bir etkinlik (örneğin kütüphaneyi ziyaret) planlarım.
Takdir sözcükleri: Onu motive eden sözlü övgülerle bu çabasını güçlendiririm.
Dahası, başarı ile ödül arasındaki dengeyi dikkatli bir şekilde kurmaya çalışırım. Çocuğun ödüllere bağımlı hale gelmesini istemem. Bu yüzden, süreç içinde odak noktası verilen emeğin kendisi olmalıdır. Okuduğu kitabın hikâyesini paylaşmasını istemek veya birlikte o kitap hakkında konuşmak, ona verdiğim değeri göstermenin etkili bir yoludur.
Son olarak, takdir edilmenin çocuklar üzerinde nasıl bir özgüven oluşturduğuna şahit olmak beni her zaman etkiler. İlerlemelerini görmek ve bunu kutlamak, onların daha fazlasını başarmak için gereken cesareti bulmasına yardımcı olur.